İlkel topluluklarda tahammülsüz adam vahşi adamdır diye bir deyiş vardır. Dönem gereği ilkel çağlarda bu vahşilik biraz da gerekliydi. İnsanların karınlarını doyurmak için öldürmek zorunda oldukları bir hayvana hoşgörü göstermeleri mümkün olamazdı.
Teknoloji ilerledikçe ve endüstri kelimesinin yanına 2.0, 3.0, 4.0 gibi simgesel dönem işaretleri geldikçe aslında bizler de vahşileşiyoruz. Vahşilikten kastettiğimiz kan değil. Tahammülsüzlük. Diğer bir deyişle hoşgörüsüzlük.
Yine ilkel dönemlere dönecek olursak erkeklere yüklenen görevler belirliydi. O dönemlerden beri erkekler avcı kadınlar ise bakıcı konumundaydılar. En önemli görev yani avlanmak erkeklere aitti. Gen aktarımı sayesinde günümüzde de erkekler üzerinde böyle bir baskı söz konusudur. Her ne kadar kadınların iş hayatındaki konumlarındaki büyük bir hızla artsa da atalardan gelen bu aktarım sayesinde hala erkekler ön plandadır. Erkekler para kazanır (avlanır) ve eve ekmek (av eti) getirir.
Günümüzde kadın ve erkeğin her ikisinin de çalıştığı ve eve para getirdiği ailelerde bile bu görev yine erkeğe atfedilir.
Ekonomik bakış ile bakıldığında Türkiye´nin (hatta dünya´nın) genelinde bir borçluluk durumu hakimdir. Hem devlet hem de vatandaşlar borçludur. Yapılan son çalışmalarda Türkiye´de kişi başı borç miktarının 5.200 dolar civarında olduğu tespit edilmiştir. Buradaki kişi başı terimi aile başı değildir. Ailedeki her kişi için ayrı ayrı bu rakam borç olarak söz konusudur. Yani 4 kişilik bir ailenin üzerindeki borç yükü ortalama 20.bin dolar yani yaklaşık 90 bin türk lirasıdır.
Bu noktada aileyi geçindirmekle görevli olan erkek bireyin sırtına binen yük de katlanarak artmak durumundadır. Hem ailesini doyuracak hem de borçlarla savaşacak olan erkekler psikolojik olarak ciddi baskılara maruz kalmaktadır. İş yerinde üstleriyle veya çalışma arkadaşlarıyla (kendi işi ise müşterileriyle veya rakipleriyle) sürekli bir güç dengesi kurmak zorunda olan ve bunun için ciddi efor sarf eden erkek bireyler doğal olarak tahammülsüz hareketler sergileyebilmektedirler. Bu tahammülsüzlük aile içinde olabildiği iş arkadaşlarına veya rakiplerine ve hatta hiç tanımadığı birine karşı da olabilir. Özellikle günümüzde trafikte geçirilen sürelerde yaşanan kavgalar bu tahammülsüzlüğün bir göstergesidir. Hiç tanımadığı birine karşı temeli olmayan bir öfke geliştirmek ve şiddet eylemi içine girmek ancak tahammülsüzlük kelimesi ile açıklanabilir.
Bu durum bireysel olarak başlayan ama domino taşı etkisiyle toplumu etkileyen bir hal alır. Toplumsal çatışmalar, gerilimler arttıkça da huzur ortamı bozulur. Daha ileri seviyelerde bu durum kaosa kadar evrilebilir. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Çağımız insanının kapitalist bir vahşet çarkının dişlisi olması gerçeği toplumları bazı önlemler almaya itmiştir.
Tahammülsüz davranışların önüne olabildiğince set çekebilmek için bir çok sistem mevcuttur. Din sistemi, toplumsal kurallar sistemi gibi sistemler insanları hoşgörülü olmaya sevk etmeye çalışırlar. Ancak bireylerin de bu konu ile ilgili yapabileceği bazı basit şeyler bulunmakta. Basit ama etkili şeyler.
Tahammülsüzlük İle Nasıl Baş edilebilir?
Karşılaştığınız (tanıdığınız veya yabancı) birinin hareketleri veya sözleri sizde tahammülsüzlük duygusu uyandırabilir. Bu durumda o kişinin nereden geldiği, nasıl bir ruh hali içinde olduğu, ne tür bir sosyo-ekonomik altyapısının olduğu gibi detayları düşünmek hem size zaman kazandırır hem de tahammül sınırlarınızın genişlemesini sağlar.
Öncelikle empati kurmaya çalışın. Zorlu bir durumda başkalarına tahammül göstermenin ilk adımı empati kurarak dünyaya onun bakış açısıyla bakmak olabilir.
Hoşunuza gitmeyen bir eylem veya söz ile karşılaştığınızda karşınızdaki kişiden bir açıklama yapmasını isteyin. Bu açıklama her ne kadar sonucu kabul etmenizi sağlamayacaksa da tahammül seviyenizi yükseltebilir.
Karşınızdakinin farklılıklarını görmezden gelin. Zor bir durumla başa çıkmanın bir yolu, farklılıkları görmezden gelmektir.
Siz yerine ben merkezli konuşun. Karşınızdaki kişiyi suçlamak ve ortamı daha da germek yerine bu yöntem ortamı ısıtacak ve anlaşmazlıkların çözümünde büyük rol oynayacaktır. “Siz bu işi yapmadınız” yerine “ben bu işin böyle olmasını istiyordum ama görüyorum ki henüz istediğim şekilde değil” gibi ifadeler ortamdaki gerginliği alır.
Hoşgörüsüzlüğünüz çevrenizden ve iletişim içinde olduğunuz birine ait ise o kişiyle bir araya gelerek bu konuyu konuşmanız çok etkili olacaktır. Büyük aşklar kavgalarla başlar sözü boşuna değildir. Aranızda hoşgörüsüzlük oluşturan konuları karşılıklı olarak konuşmak ve ortak bir yol üzerinde uzlaşmak sandığınızdan çok daha kolay olabilir. İnsanoğlu doğası gereği çatışmadan kaçınmak üzerine güdüler geliştirir. Böyle bir görüşme her iki taraf için de çatışmadan kaçınmak demektir. Bu nedenle hemen her zaman işe yarar.
Açık fikirli bir bakış açısı geliştirmek tahammülsüzlük ile savaşabilecek en etkili silahtır denilebilir. Farklı haber sitelerini takip ederek, farklı haber kanallarını izleyerek kendi görüşünüze tamamen zıt görüşlerle ilgili bilgi ve fikir sahibi olmanız tahammül seviyenizi de inanılmaz ölçüde arttıracaktır.
Bir sorunun birden çok doğru cevabı olabilir. Eğer siz bir soru için bir tek doğru cevapta takılı kalırsanız, bu sizi diğer cevaplara karşı tahammülsüz yapacaktır. Sabit fikirlilik ile tahammülsüzlük arasında pozitif bir ilişki vardır.
Farklı toplumlar ve kültürler hakkında bilgi sahibi olarak tahammülsüzlük konusunu çözmeye başlayabilirsiniz. Bu sorunu çözmenin iyi bir yolu diğer insanlar ve kültürler hakkında yabancılık çekmemek ve buna bağlı belirsizlikler yaşamamak için zaman ayırmaktır. Dünya sizin etrafınızda dönmüyor. Bu nedenle diğer insanlar ve topluluklar ile ilgili çekinmeden ama saygılı ve kibar sorular sorun ve onları anlamaya çalışın.
Günümüz toplumlarının erkekleri, çeşitli dışsal uyarımlarla öz saygılarının büyük kısmını yitirmektedirler. Erkekler, daha önce de bahsettiğimiz üzerlerindeki yükler, kıran kırana rekabet ile dolu bir dış dünya ve ağır çalışma şartları nedeniyle azalan aile ilişkileri gibi nedenlerle, öz saygılarının azaldığını ifade etmektedirler. Kendini mutlu hissetmeyen ve öz saygısı düşük insanların da farklı durumlara verdiği tepkilerde yansıtma yaparak kendi mutsuzluğunu aktardıkları bir gerçektir. Bu durum tahammülsüzlük kavramını doğurur. Açık fikirli ve hoşgörülü olmak bu tür bireyler için en azından şimdilik mümkün görünmüyor. Makinelerin birbirleriyle konuştuğu ve insanı devre dışı bırakan insansız fabrikaların inşa edildiği Endüstri 5.0´da belki…